Yemen Türküsünün (Burası Muş’tur) Hikayesi

Yemen Türküsü olarak adlandırılan bu türkü aslında Osmanlı zamanında Yemen’de çıkan çatışmada şehit olan Osmanlı askerlerine yakılmış bir ağıttır. Osmanlı zamanında Yemen, Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra buradaki hükümdarlığını sürdürebilmek için çok canlar verildi. Beş cephede birden savaşan Osmanlılar, Anadolu’dan asker sevkiyatı yaptı. Süren çatışmalar o kadar şiddetliydi ki Yemene asker gönderen aileler artık evlatlarının geri dönemeyeceğine inanır olmuşlardı. Birçok aile gerçekten de Yemene gönderdikleri evlatlarından bir daha haber alamadılar. Savaşın bitimi ardından sağ kalan askerler de yaşamlarını Yemen’de sürdürmüşler, geri dönememişler. Türkünün dizelerinde de bu hikayeden izler görmek mümkündür.

Yıllarca bu türkünün Burası Muş’tur, Murası Huş’tur, Burası Hış’tır gibi farklı yorumları da farklı tartışmalara neden oldu. Bu konuya da Milliyet gazatesinden Bayram Kaygusuz’a ait bir yazı ile bir açıklık getirelim;

Türküdeki yokuşlu yer ‘Huş’ mu, ‘Muş’ mu?

İTÜ’den bir öğretim üyesinin “Havada Bulut Yok türküsünde adı geçen yer ‘Muş’tur ama TRT bir dönem bunu ‘Huş’ olarak değiştirdiği için böyle algılandı” sözleri tartışmayı alevlendirdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Songül Karaosmanoğlu Ata’nın ANKA’ya yaptığı açıklama, “Havada Bulut Yok” türküsünde geçen yerin “Muş” mu, yoksa “Huş” mu olduğu tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

İlk olarak 1944’te, Duriye Keskin adlı mahalli bir sanatçıdan derlenen türküdeki “Burası Muş’tur” sözlerinin 90’ların ortasında kaynağı belirsiz söylentiler sonucu “Burası Huş’tur” şeklinde değiştirildiğini ifade eden Ata, TRT’nin bile söylentilerden etkilenerek türküde tahrifat yaptığını belirtti.
TRT’nin değiştirdiği sözlerin altına “Huş; Yemen’in başkenti Sana ile Taiz kentleri arasında bulunan bir Türk Kalesi’nin ismidir” açıklamasını yaptığını hatırlatan Ata, “Türkünün sözlerini dikkatli bir şekilde okursak, Anadolu toprakları üzerinde bir yerlerde söylendiğini anlayabiliriz” dedi.
TRT’nin yıllar sonra yanlıştan döndüğünü vurgulayan Ata, “Söylentilere dayanarak yapılan tahrifat, önemli eserlerden birinin yanlış icra edilmesine, ‘Huş’ diye söylenmesine sebep oldu” diye konuştu. Ata’nın açıklamasına katılanlar da oldu, karşı çıkanlar da…

2004 yılında Aydın Doğan Vakfı tarafından Türk Halk Müziği Büyük Ödülü’ne layık görülen Yücel Paşmakçı, şu değerlendirmede bulundu:

“Birincisi, bu türkü Düriye Keskin isimli bir Türkten derlenmiş. İkincisi, Osmanlı ordularının Yemen’e yaptığı seferlerde ordunun toplanma yeri Muş’tur. ‘Muş’un yolu yokuş değildir’ derler. Ben gittim, gördüm ve Muş’a bir rampadan çıkılır. Yolu da yokuştur. Dördüncüsü de ‘Burası Huş’tur, Yolu Yokuştur’ olamaz. Çünkü ‘Huş’ta bulunan biri ‘Giden Gelmiyor’ demez ‘Gelen Gitmiyor’ der. Doğrusu ‘Burası Muş’tur’. Birileri çıktı, bunun ‘Huş’ olduğunu söyledi. Ben türküyü hep Muş olarak okudum.”

Türk Halk Müziği’nin ustalarından Musa Eroğlu ise şunları söyledi:

“Türküde ‘Burası Huş’tur, Giden Gelmiyor Acep Ne İştir’ deniyor. Bu Yemen Türküsü ise adamlar savaşmaya Muş’a gitmemişlerdir. Askerler Yemen’e gitmiş. Türkü, Yemen türküsüdür. ‘Yemen’e gelir mi sandın?’ diye ağıt yakılıyor. Ben şimdiye kadar ‘Huş’ olarak okudum, okumaya da devam edeceğim” dedi.

Etnomüzikolog Melih Duygulu ise şunları söyledi:

“Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nde Doğu Anadolu Türküleri ile ilgili bir yüksek lisans tezi yaptırıyorum. Henüz bir sonuca varmadık. İcracılar ne kadar müdahale ederse, konu o kadar açmaza girer. Biri bu belde ‘Kuş’tur deseydi ne olacaktı. Bunu bilim adamları çözmeli.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Türk Halk Müziği Korosu Şefi Mehmet Özbek ise şöyle konuştu:

“Söz konusu eser bir ‘Muş Türküsü’dür. Ancak türküde adı geçen yer ‘Muş’ değil, ‘Huş’tur. Muşlular ‘Muş’ olsun diye ısrar ediyor. Muş türküsü olması için de illa ‘Muş’ta geçmesi gerekmez.”

Son olarak da Yemen Türküsünün Sözlerini de yazıya eklemiş olalım.

Düriye Keskin’in Muş yöresine ait yorumu;

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölü yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne yamandır

Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir

Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var

Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir

Fikret Memişoğlu’nun Elazığ yöresi yorumu;

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölü yok bu ne şivandır
Ana ben ölmedim bu ne şivandır

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardında üç ağaç incir
Kolumda kelepçe boynumda zencir
Zencirin yerleri ne yaman sancır

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardında sıra söğütler
Zabitler oturmuş asker öğütler
Yemene gidecek bu koç yiğitler

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardında redif sesi var
Bakın çantasına acep nesi var
Bir çüt kundurası bir al fesi var

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardını duman bağladı
Analar babalar kara bağladı
Yemene gidene herkes ağladı

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardında yüzüyor kazlar
Ayağım ağrıyor yüreğim sızlar
Yemene gidene ağlıyor kızlar

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın ardında bir kırık testi
Askerin üstüne sam yeli esti
Gelinlik tazeler umudu kesti

Eli Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir